Türkiye'de Toplanma Özgürlüğünün Yasal Çerçevesi: 2911 Sayılı Kanun'un Derinlemesine Analizi
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınan en temel haklardan biri, şüphesiz ki önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkıdır. Bu hakkın kullanımını düzenleyen, sınırlarını çizen ve ihlali durumunda uygulanacak yaptırımları belirleyen temel yasal metin ise 06/10/1983 tarihli 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'dur.
Kullanıcıların sıkça yaptığı bir hata, bu kanunu Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) bir maddesi sanarak "TCK 2911" şeklinde aramaktır. Ancak 2911, TCK'nın bir madde numarası değil, başlı başına bir kanunun numarasıdır. Bu makalede, 2911 sayılı kanunun ruhunu, temel ilkelerini, uygulama pratiğini ve etrafında dönen tartışmaları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Bölüm 1: Kanunun Anayasal Dayanağı ve Felsefesi
2911 sayılı Kanun, gücünü ve meşruiyetini doğrudan Anayasa'dan alır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 34. Maddesi şu şekildedir:
"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına
sahiptir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, ancak millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabilir."
Bu madde, kanunun temel felsefesini ortaya koyar:
- İzin Değil, Bildirim Esası: Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemek bir lütuf değil, anayasal bir haktır. Bu nedenle devletten "izin" alınmaz; sadece düzenlenecek etkinlikle ilgili devlete "bildirimde" bulunulur. Bu, hakkın özünü koruyan en temel prensiptir.
- Barışçıl Olma Şartı: Hakkın kullanımı "silahsız" ve "saldırısız" olma koşuluna bağlanmıştır. Amaç, şiddeti ve kaosu değil, fikirlerin barışçıl bir şekilde ifade edilmesini sağlamaktır.
- Sınırlama Sebepleri: Anayasa, bu hakkın mutlak olmadığını belirtir. Ancak sınırlamalar keyfi olamaz. Sadece maddede sayılan meşru amaçlarla (milli güvenlik, kamu düzeni vb.) ve mutlaka kanunla yapılabilir. İşte 2911 sayılı kanun, bu sınırlamaları düzenleyen kanundur.
Bölüm 2: 2911 Sayılı Kanun'un Temel Hükümleri
Kanun, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin düzenlenmesinden sona ermesine kadar olan tüm süreci ayrıntılı bir şekilde ele alır.
A. Düzenleme Kurulu ve Bildirim Yükümlülüğü
- Düzenleme Kurulu: Her toplantı için en az yedi kişiden oluşan bir "düzenleme kurulu" oluşturulur. Bu kurul, toplantının yasalara uygun, barışçıl ve amacına uygun bir şekilde yürütülmesinden sorumludur.
- Bildirim: Düzenleme kurulu, toplantının yapılmasından en az 48 saat önce, toplantının yapılacağı yerin bağlı olduğu valilik veya kaymakamlığa bir bildirim vermekle yükümlüdür.
- Bildirim İçeriği: Bu bildirimde toplantının amacı, yeri, başlama ve bitiş saatleri, izlenecek güzergâh ve düzenleme kurulu üyelerinin kimlik bilgileri yer alır.
B. Valilik/Kaymakamlığın (Mülki Amir) Yetkileri
Mülki amirin rolü, izin vermek değil, bildirimi "alındı" belgesi vererek kabul etmektir. Ancak kanun, mülki amire belirli durumlarda müdahale yetkisi tanır:
- Yasaklama ve Erteleme: Eğer düzenlenmek istenen toplantının;
- Milli güvenlik,
- Kamu düzeni,
- Suç işlenmesinin önlenmesi,
- Genel sağlık ve genel ahlakın korunması,
- Başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
için açık ve yakın bir tehlike oluşturduğu düşünülürse, mülki amir etkinliği yasaklayabilir veya en fazla bir ay süreyle erteleyebilir. Bu kararın gerekçeli olması ve düzenleme kuruluna derhal bildirilmesi zorunludur.
C. Toplantı ve Yürüyüş Sırasında Uyulması Gereken Kurallar
- Zaman ve Mekan: Toplantılar, güneşin doğuşundan batışına kadar olan süre içinde yapılabilir. Yürüyüşler ise genellikle belirlenen güzergahlarda ve yine gündüz saatlerinde gerçekleştirilir.
- Yasaklı Materyaller: Toplantı ve gösterilere ateşli silahlar, patlayıcı maddeler, her türlü kesici, delici alet ve yasa dışı örgütleri simgeleyen üniforma, afiş veya pankartlarla katılmak kesinlikle yasaktır.
- Sükunetin Sağlanması: Düzenleme kurulu, toplantının sükunet içinde geçmesinden ve olay çıkmasını önlemekten sorumludur. Toplantı sonunda kalabalığın barışçıl bir şekilde dağılmasını sağlamakla yükümlüdür.
Bölüm 3: Yaptırımlar ve Hukuki Sonuçlar
2911 sayılı kanun, kendi içinde cezai hükümler barındıran bir kanundur. Kanuna aykırı davranışlar, Türk Ceza Kanunu'ndan ayrı olarak bu kanun kapsamında cezalandırılır.
- Kanuna Aykırı Toplantı: Bildirimde bulunmadan veya mülki amir tarafından yasaklanmasına rağmen toplantı düzenleyenler veya yönetenler hapis cezası ile cezalandırılır.
- Yasal Toplantının Kanuna Aykırı Hale Gelmesi: Yasal olarak başlayan bir toplantı sırasında şiddete başvurulur, suç işlenirse veya güvenlik güçlerinin "dağılın" ihtarına uyulmazsa, toplantı kanuna aykırı hale gelir. Bu durumda ihtar ve zor kullanma devreye girer.
- Diğer Suçlar: Toplantı sırasında işlenen kasten yaralama, mala zarar verme, polise mukavemet gibi suçlar ise ayrıca Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca cezalandırılır. Bu, "TCK" ve "2911" arasındaki en önemli bağlantıdır.
Bölüm 4: Uygulamadaki Sorunlar ve Tartışmalar
2911 sayılı kanun, kağıt üzerinde anayasal bir hakkı düzenlese de, uygulamada sıkça eleştirilere maruz kalmaktadır.
- Geniş Yorumlanan "Yasaklama" Gerekçeleri: Eleştirmenler, "kamu düzeni" veya "milli güvenlik" gibi soyut ifadelerin idare tarafından çok geniş yorumlandığını ve hakkın özünü zedeleyecek şekilde keyfi yasaklamalara yol açtığını savunmaktadır.
- Orantısız Güç Kullanımı: Yasal veya yasa dışı olduğu iddia edilen gösterilere polisin müdahalesi sırasında kullanılan gücün "orantılılık" ilkesini aştığına dair çok sayıda iddia ve mahkeme kararı bulunmaktadır.
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kararları: AİHM, Türkiye aleyhine verdiği birçok kararda, 2911 sayılı kanunun uygulanma biçimini ve barışçıl gösterilere yapılan müdahaleleri Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesinde düzenlenen "toplanma özgürlüğü"nün ihlali olarak değerlendirmiştir. Mahkeme, özellikle barışçıl bir gösterinin sırf bildirim yapılmadığı için dağıtılmasını veya yasaklanmasını orantısız bir müdahale olarak görmektedir.
Sonuç
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, demokratik bir toplumun vazgeçilmezi olan ifade ve toplanma özgürlüğü ile devletin kamu düzenini sağlama görevi arasındaki hassas dengeyi kurmaya çalışan bir metindir. Anayasal "bildirim" esasına dayanması, hakkın tanınması açısından ileri bir adımdır.
Ancak kanunun idareye tanıdığı geniş takdir yetkileri ve bu yetkilerin uygulamadaki yansımaları, hakkın kullanımını fiilen zorlaştırabilmektedir. AİHM içtihatları ve iç hukukta süregelen tartışmalar, kanunun lafzından ziyade ruhuna uygun, yani hakkı kısıtlayan değil, kolaylaştıran bir anlayışla uygulanmasının önemini her defasında vurgulamaktadır. Nihayetinde, bir ülkenin demokratik olgunluğu, en rahatsız edici fikirlerin bile barışçıl bir şekilde ifade edilmesine ne kadar tahammül gösterebildiği ile ölçülür. 2911 sayılı kanun, bu ölçümün en kritik turnusol kağıtlarından biri olmaya devam etmektedir.